Kültürel Zenginliğe Katkımız

Yayın Tarihi | 08 July 2024, Monday

Üniversitemizin bulunduğu coğrafik bölge, Göller Bölgesi olarak bilinen ve önemli göl ekosistemlerine sahip olmakla birlikte aynı zamanda birçok eski uygarlığı da ev sahipliği yapmaktadır. Bundan dolayı gerek göl sistemlerine ilişkin yapılan çalışmalar gerekse de eski uygarlıklara ait yerleşim yerlerine yönelik çalışmalar fakültemiz akademisyenleri tarafından yürütülmektedir. Bu çalışmalar neticesinde kültürel ve ekolojik zenginliğimize dair önemli katkılar sağlanmaktadır. Burdur Gölü ve Salda Gölü'nde yapılan biyolojik çalışmaların yanı sıra Kibyra, Sagalassos, Kremna gibi antik kentlerde yapılan arkeolojik çalışmalar, bölge turizmine de önemli katkılar sunmaktadır. Diğer taraftan bölgede yapılan antropolojik çalışmalar sonucunda bölgenin memeli hayvan çeşitliliğine önemli katkılar sağlanmıştır.

Göller Yöresinin adına namzet illerinden biri olan Burdur, ulusal ve uluslararası önemdeki çok sayıda sulak alana ev sahipliği yapmaktadır. Bütün sulak alanlarımız çok değerli ve çok özel olmakla birlikte, bunlardan özellikle ülkemizin 14 RAMSAR alanından biri olan Burdur Gölü, Özel Çevre Koruma bölgesi içerisinde bulunan ve Mars’ın yer yüzündeki aynası olan Salda Gölü en tanınmış olanlardır. 

 

Bölgemizdeki karasal ve sucul alanlar Fakültemiz Biyoloji Bölümü araştırmacıları tarafından uzun yıllardır titizlikle araştırılarak floristik, faunistik ve ekolojik çalışmalar ile bilimsel açıdan değerlendirilmiş ve bu alanların korunması için alınması gereken önlemler ortaya konulmuştur. Öğrencilerimiz için adeta doğal bir laboratuvar olan Burdur’un doğası birçok eğlence, dinlence ve sportif etkinlikler için de doğasever ve maceraseverlere eşsiz olanaklar sunmaktadır.

 

Bu özellikleri sayesinde gerek Burdur Gölü, 100 civarında kuş türüne ve 300 bine yakın su kuşuna ev sahipliği yapmaktadır. Endemik kuş türlerinin barınma alanı olan Burdur Gölü uluslararası öneme sahip bir sulak alandır. 

 

Salda Gölü, Maldivler'e gönderme yapan yerel ismiyle “Saldivler” olarak da ifade edilmektedir. Sunduğu doğal güzellikler sayesinde ekoturizm potansiyeline sahip bir göldür. Mars'taki Jezero Kraterine benzetilmektedir. Bundan dolayı NASA'lı uzmanların incelemesi sonucunda Jezero Krateri ile mineralojik ve jeolojik açıdan büyük benzerlikler göstermektedir.

 

 

Yarışlı Gölü de ilimizdeki önemli göllerden birisi olup suyunun alkali, tuzlu ve zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olması ve sığ olmasından dolayı Flamingolar başta olmak üzere birçok kuş türünün beslenmesine olanak sağlamaktadır.

Kibyra Antik kentinde kazı ve araştırmalar, 2006 yılından beri Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından (Kazı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Özüdoğru) yürütülmektedir. Kibyra Antik Kenti M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren kurulduğu coğrafyanın egemen şehri olmuştur. Kibyra, özellikle dericilik ve demir işçiliği konusunda Antik Anadolu’nun en önemli sanayi şehirlerinden biridir. Kentin Odeion (Müzik Evi), Stadion (stadyum) ve Agora (Çarşı/Pazar yeri) yapıları tamamıyla ayakta olmaları ve sahip oldukları eşsiz arkeolojik değerleri ile yakın gelecekte ülkemizin en önemli arkeolojik miraslarından olacaklardır. Kazı çalışmalarımız başta T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığımız’ın izin ve ödenekleri olmak üzere, Burdur Valiliğimiz’in, Mehmet Akif Ersoy Üniversitemiz’in ve Gölhisar Belediye Başkanlığımız’ın değerli katkılarıyla başarıyla sürdürülmektedir. 

Pisidia’nın doğusundaki dağlık kesimde yer alan Kremna, savunma kaygısı güdülerek üç tarafı uçurumlarla çevrili yüksek kayalık bir plato üzerine kurulmuştur. Günümüzde Burdur'un Bucak ilçesi Çamlık Köyü’nde yer almaktadır. Kestros (günümüzde Aksu) Vadisi’ne hakim konumuyla, doğu güzergahında Pamphylia’dan gelenler için Pisidia’ya giriş kapısıdır. Geç Hellenistik Dönemde yörenin zaptı konusunda yaşanan zorluklar ve yörenin idaresi güç bir bölge oluşu gibi sebepleri göz önünde bulunduran İmparator Augustus  egemenliğine aldığı Pisidia’da M.Ö. 25 - 6 tarihleri arasında Via Sebaste’yi inşa ettirmiştir. Sonrasında Via Sebaste güzergahını korumak, doğudan Kilikia ve Pamphylia’nın kuzeydoğusundan gelen savaşçı Homonad kavimlerine karşı bölge savunmasını güçlendirmek amacıyla Kremna’yı Roma Koloni kenti haline getirmiştir. 

 

Romalılaşmanın en önemli temsilcilerinden biri olan iyi inşa edilmiş yollar, imparatorluğun her noktaya erişebilir olmasını sağlamaktadır. Doğal geçitleri takip eden Via Sebaste bir taraftan bölgeler arası bağlantıyı güvence altına alarak Roma hakimiyetini pekiştirirken, diğer taraftan Kremna’nın kaderini değiştirir. Pisidia’nın önemli kentlerinden biri olan Kremna, Hellenistik ve Roma Dönemlerine dair pek çok alanda büyük veri zenginliği sunmasına karşın şimdiye dek bilimsel kazılara sahne olmamıştır. 2021 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı kararıyla Fakültemiz Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. B. Ayça POLAT BECKS başkanlığında ilk bilimsel kazılara başlanmış olup modern belgeleme metodlarının uygulandığı, interdisipliner bir anlayışla yürütülmektedir. 

Burdur İli, Gölhisar İlçesi sınırlarında Uylupınar Yerleşmesi (Erken Kibyra) ve Çevresi Yüzey Araştırması adı altında merkez nokta Uylupınar Göladası (Şeher Taşı) olmak üzere, 2012-2022 yılları arasında Bakanlar Kurulu Kararınca Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi işbirliği ile Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi F.Eray DÖKÜ başkanlığında yürütülmüş ve proje başarıyla tamamlanmıştır. 

 

 

Proje kapsamında çalışma bölgesinin kültürel sit alanlarında ve çevresinde yürütülen arkeolojik çalışmalar ile ovalık ve dağlık kesimlere doğru oldukça geniş bir yayılım alanı bularak, bilimsel veriler ve etki alanı göz önüne alınarak bölgenin Antik Dönem içerisinde İç Batı Anadolu’nun kültür merkezlerinden biri olduğu tezi bilim dünyasına kazandırılmıştır. 

 

 

Yapılan çalışmalarda, özellikle sit alanlarının ve kültürel mirasın belirlenip maddi kültür envanterinin oluşturulmasında haritalandırma ile depo dökümantasyon ve de sonrasında yayın çalışmaları esas alınmıştır. Ki bu doğrultuda henüz dört yıllık bir proje geçmişi olmasına rağmen yapılan ulusal ve uluslararası bilimsel toplantı ve yayın faaliyetlerinde adından fazlasıyla söz ettirmiş, bilim dünyası ve bölge kültür turizminde önemli bir yer edinmiştir.

 

 


 

 

2022 yılında başlayan ve 2023 yılında 2. Sezon çalışmalarını tamamlayan Salda Yeşilova yüzey araştırmalarının amacı, göller bölgesi olarak anılan bölgeyi ve arkeolojisini anlamaktır. Bu amaçla araştırma bölgesindeki Yarışlı ve Salda gölleri çevresi çalışmanın merkezi oluştur. Araştırma sahasındaki Göllerin çevresindeki Arkeolojik kalıntılar günümüz teknolojisinin sunduğu olanaklar kullanılarak detaylı şekilde belgelenmektedir. 

 

Çalışmalarımız üniversitemiz Rektörlüğünün ve Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığının destekleri yanında Arkeoloji Bölümü öğretim görevlileri ve öğretim üyeleri yanında öğrencilerimizin katılımlarıyla sürmektedir.

2021-2024 yılları arasında Dr. Öğr. Üyesi Betül Fındık Mayda başkanlığındaki bir ekip tarafından gerçekleştirilen "Burdur İli Paleolitik Çağ Yüzey Araştırması" Burdur'daki en eski insan varlığına odaklanmıştır. Arkeoloji, Antropoloji ve Jeoloji/Paleontoloji dallarında uzman bilim insanlarından oluşan ekip, Paleolitik Çağ'da (Eski Taş Çağı), insanların yerleşik hayata geçişinden önce, avcı-toplayıcı ve konar-göçer toplulukların Burdur'u doğal kaynakları ve uygun çevre koşulları nedeniyle tercih ettiğini ortaya koymuştur. Yapılan çalışmalar sonucunda, 49 yeni Paleolitik Çağ buluntu alanı tespit edilmiş, Burdur'un insan iskanı bakımından tarihinin bilinenden yüz binlerce yıl daha eskiye uzandığı anlaşılmıştır.

Dr. Öğr. Üyesi Aslı ÜNAR başkanlığındaki bir ekip tarafından Burdur İlinde 2024 yılında başlanan Burdur İli (Yeşilova, Kemer, Karamanlı ve Tefenni İlçeleri) Protohistorik Dönem yüzey araştırmasında ilk yerleşik yaşama geçişten (Neolitik Dönem), Tunç Çağları sonuna kadar bölgede yaşamış erken toplumların yaşam alanları, kültürleri, inanç sistemleri ve bunların arkeolojik olarak materyal kültüre yansımaları araştırılmaktadır. Araştırmanın diğer bir amacı erken toplumları sosyal ve ekonomik çevreleri ile insan-çevre ilişkileri kapsamında ele almaktır. Söz konusu sebeple erken toplumlar; yer seçimleri, yerleşim modelleri, kaynak kullanımları, toplumsal organizasyonlar açısından da araştırılmaktadır. Bu maksatla araştırma, arkeolojinin yanı sıra coğrafya ve tarih alanındaki farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda öncelikli olarak Erken yerleşimlerin yüksek çözünürlüklü ve doğrulukta ortomosaic görüntüsü ile sayısal yüzey modellemesi üzerine çalışılmaktadır. 

 

 

Antropoloji alanında çok sayıda kazı ve yüzey araştırmaları yürütülmektedir. Bu araştırmalar neticesinde Prof. Dr. F. Arzu DEMİREL’in danışmanlığında yüzlendirilen Sagalassos Antik Kenti’nden çıkarılan Roma Dönemi’ne ait bir erkek ve Bİzans Dönemi’ne ait bir kadın kafatası Burdur Müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır. Diğer taraftan Doç. Dr. Ahmet İhsan AYTEK’in Bilimsel Sorumluluğunda Denizli İli, Kayaca Omurgalı Fosil Lokalitesi’nde kazılar gerçekleştirilmektedir.